Öz Değer Nedir?

03.07.2025
31
REKLAM ALANI
Öz Değer Nedir?

Hayatımızda hissettiğimiz mutluluk, huzur ve ilişkilerimizin kalitesi çoğu zaman bir şeye dayanır: Kendi öz değerimiz. Peki ama tam olarak öz değer nedir? Öz değer, sahip olduklarımızla değil; sadece var olduğumuz için değerli olduğumuza dair içsel inançtır.

Kendi öz değerini bilen bir insan, dışarıdan onay aramak yerine kendi varlığına saygı duyar. Başkalarının sevgisi ya da başarılarla kanıtlamaya ihtiyaç duymadan, kendini tam ve yeterli hisseder. Ancak pek çok kişi, çocuklukta öğrendiği yanlış inançlar nedeniyle bu doğal değeri unutabilir. İşte bu yazıda, öz değer kavramını, nasıl kaybolduğunu ve onu nasıl yeniden inşa ederek kendine dönüş yolculuğuna çıkabileceğini keşfedeceksin.

REKLAM ALANI

Öz Değer Nedir? Özgüven ile Farkı

Çoğu zaman karıştırılsa da, öz değer ve özgüven iki farklı kavramdır ve aralarındaki farkı anlamak önemlidir. Peki, öz değer nedir ve onu özgüvenden ayıran temel özellikler nelerdir?

  • Öz Değer (Self-Worth): Kişinin kendi varoluşuna, içsel kimliğine atfettiği temel değerdir. Öz değer, “Ben değerliyim, çünkü varım” inancına dayanır. Başarılar, başarısızlıklar, dış görünüş veya başkalarının onayına bağlı değildir. Koşulsuzdur ve kişinin kendisine duyduğu derin bir kabul ve saygıdır. Öz değeri yüksek bir kişi, hata yapsa veya bir konuda başarısız olsa bile, kendi temel değerinin değişmediğini bilir.
  • Özgüven (Self-Confidence): Kişinin belirli bir görevi yerine getirme, bir yeteneği kullanma veya bir duruma başarılı bir şekilde tepki verme becerisine olan inancıdır. Özgüven, “Ben bu işi yapabilirim” veya “Bu konuda iyiyim” gibi yetenek odaklıdır. Belirli durumlara ve performanslara bağlı olarak artıp azalabilir. Örneğin, bir kişi işinde çok özgüvenli olabilirken, sosyal ortamlarda daha az özgüvenli hissedebilir.

Kısacası, öz değer “kim olduğunla” ilgiliyken, özgüven “ne yapabildiğinle” ilgilidir. Sağlıklı bir psikolojik denge için her ikisine de sahip olmak önemlidir, ancak temel olan öz değerdir, çünkü bu, dış faktörler ne olursa olsun bireyin içsel gücünü besler. Peki, öz değer nedir ve neden bu kadar önemlidir? Çünkü bu temel değer, kişinin hayattaki zorluklara karşı dayanıklılığını ve genel mutluluğunu doğrudan etkiler.

öz değer nedir?

Öz Değeri Düşüren 5 Yaygın İnanç

Birçoğumuz fark etmeden öz değerimizi yıpratan düşüncelerle büyürüz. Bu inançlar zamanla bilinçaltımıza yerleşir ve hayatımızın her alanında kendimizi sınırlamamıza neden olur. Peki, öz değer nedir ve onu en çok zedeleyen yaygın kalıplar nelerdir? İşte bu kalıplardan bazıları:

1.“Hatalıysam değersizim” İnancı

Çocukken öğrenilen en büyük derslerden biri şudur: Hata yaparsam cezalandırılırım, doğru yaparsam sevilirim. Eğer çocukken ebeveynlerin ya da bakım verenlerin sevgisi şarta bağlı hissedildiyse (örneğin; “Bunu düzgün yaparsan aferin alırsın” ya da “Yanlış yaparsan üzülürüm” gibi cümleler), zihin şu inancı geliştirir:

“Hatalı olmak = Sevgiyi kaybetmek.”

Bu da yetişkinlikte şu döngüyü doğurur:

  • Sürekli mükemmel olmaya çalışma,
  • Eleştiriden aşırı korkma,
  • Başkalarının gözünde “iyi” görünme arzusu,
  • Ve hata yaptığında kendine yüklenme.

Bu zihinsel kalıp, kişinin kendi değerini performansa bağlamasına sebep olur. Yani kişi şunu hisseder: “Öz değer nedir? Başarılarıma göre mi belirlenir?” Bu durum, kişinin kendini sürekli bir kanıtlama döngüsü içinde bulmasına yol açar. Başarısızlık korkusu, her an ensesinde hisseden bir gölgeye dönüşür ve bu da kişinin gerçek potansiyelini sergilemesini engeller. Halbuki öz değer, dışsal başarımlardan bağımsız, bireyin varoluşuna içkin bir niteliktir.

“Ancak her şeyi doğru yaparsam değerliyim.”

Bu İnancı Dönüştürmek İçin Ne Yapabilirsin?

  • Hataları bir eksiklik değil, öğrenme alanı olarak görmeyi dene.
  • Kendine şu cümleyi hatırlat: “Ben hata yaptığımda bile değerim azalmıyor.”
  • Hata yapan tarafına şefkatle bak. O da seni korumaya çalışan bir parçan.

2.“Başkalarının Onayı Olmadan Var Olamam” İnancı

Çocukken birçoğumuz, sevilmenin yolunu dışarıdan gelen onayda aramayı öğreniriz. Eğer ebeveynlerin sevgisi koşullu hissedildiyse çocukken fark etmeden öğrendiğin bir kalıbın sonucu olabilir: örneğin “iyi kız olursan seni severim” gibi davranışlarla veya “Başkaları beni onayladığında değerliyim.” Eğer çocukken seni olduğu gibi kabul etmek yerine sürekli iyi çocuk” olman, “uslu davranman” ya da “büyükleri üzmemen” beklendiyse, zihnin şu inancı geliştirmiş olabilir:

“Sevilmek için başkalarının istediği gibi olmalıyım.”

Bu da yetişkinlikte şu davranış kalıplarını doğurur:

  • Sürekli başkalarının fikirlerini önemseme,
  • Hayır diyememe,
  • Kendi isteklerini bastırıp çevreyi memnun etme,
  • Sosyal medyada, ilişkilerde ya da iş hayatında beğeniyle beslenme ihtiyacı.

İç ses şunu fısıldar:

“Eğer beni beğenmezlerse, ben kimim?”

Bu İnancı Dönüştürmek İçin Ne Yapabilirsin.

Onay arayışını fark et: “Şu an bunu kendim mi istiyorum, yoksa birilerini memnun etmek için mi?” diye sor.
Her gün küçük bir adım at: Başkasının beğenisinden bağımsız bir seçim yap.
Kendine şu cümleyi tekrar et: “Ben kendi varlığım için yeterliyim. Onay almak zorunda değilim.”

3.“Herkesi Memnun Etmeliyim” İnancı

Birinden “hayır” isteği geldiğinde reddedemiyor musun? Başkalarını kırmamak için kendi ihtiyaçlarını hep geri plana mı atıyorsun? Çoğu zaman herkesin iyi olması için uğraşıp, en sonunda kendini tükenmiş hissediyor musun?

Bu döngü genellikle çocuklukta öğrenilen bir kalıptan kaynaklanır ve bu noktada birçok kişi öz değer nedir? sorusunun cevabını yanlış yerlerde aramaya başlar.:

“Eğer herkes mutlu olursa ben de değerli olurum.”

Eğer çocukken evde huzursuzluk çıktığında senin “iyi” davranman beklenmişse…
Ya da duygularını dile getirdiğinde “bencil olma” denmişse…
Veya hep “başkalarının gönlünü yap” mesajları verilmişse, zihnin şu inancı geliştirmiş olabilir:

“Kendi ihtiyaçlarımı söylemek ayıp, herkes mutlu olursa ben de mutlu olurum.”

Bu inanç, yetişkinlikte öz değer nedir sorusuna yanlış bir bakış açısı getirir ve kişinin mutluluğunu hep dışarıya bağımlı kılar.

Yetişkinlikte Bu Kalıp Nasıl Kendini Gösterir?

  • Herkesin işini kolaylaştırmaya çalışmak ama kendi yükünü kimsenin almaması
  • Kırılmamak için susmak
  • Hayır diyememek
  • Kendi isteklerini küçümsemek
  • İçten içe kızgınlık ve yorgunluk biriktirmek

Sonunda ise kişi, başkalarını memnun ederken kendi sınırlarını kaybeder.

Bu İnancı Dönüştürmek İçin Ne Yapabilirsin?

  • “Hayır” demek, kırmak değil; kendini korumaktır.
  • Kendine şu soruyu sor: “Ben bunu gerçekten istiyor muyum, yoksa mecbur hissediyor muyum?”
  • Küçük adımlarla kendi isteklerini fark etmeyi ve dile getirmeyi dene.

4. Benim İsteklerim Önemli Değil

Hep başkalarını önceliyorsun. Kendi ihtiyaçlarını söylediğinde ya suçluluk hissediyorsun ya da “Boş ver, önemli değil.” diyerek geri adım atıyorsun. Peki neden?

Çünkü bu, çocuklukta öğrenilen bir inanç:

“Benim isteklerim bencilce, önce başkaları mutlu olmalı.”

Eğer küçükken…

  • “Biz büyüklerin dediğini yap, kendi istediğini sonra yaparsın.”
  • “Herkes yedikten sonra sen yersin.”
  • “Küçüksün, anlamazsın.” gibi sözler duyduysan, zihnin şu bağlantıyı kurmuş olabilir:

“Benim isteklerim önemli değil, onları dile getirirsem ayıp olur.”,

Bu da yetişkinlikte kendi isteklerini dile getirmekte zorlanmana ve öz değer nedir sorusuna hep başkalarının gözüyle bakmana yol açabilir.

Yetişkinlikte Bu Kalıp Nasıl Kendini Gösterir?

  • Kendi hayallerini erteler, başkalarının yolculuğunu desteklersin.
  • “Ben ne istiyorum?” sorusuna cevap veremeyebilirsin.
  • İlişkilerde ve iş hayatında hep başkalarının öncelikleri belirleyici olur.
  • İsteklerini dile getirmek yerine susar, bazen kendi sesini bile duymazsın.

Sonunda içten içe şu hissi yaşarsın:

“Ben de önemli olmak istiyorum ama nasıl?”

Bu İnancı Dönüştürmek İçin Ne Yapabilirsin?

  • Gün içinde “Bugün ben ne istiyorum?” sorusunu kendine sor.
  • Küçük ya da büyük demeden bir isteğini hayata geçir.
  • Kendi ihtiyaçlarını karşılamak, bencillik değil; kendine şefkattir.

5. Ben Yeterli Değilim

İlişkilerde, işte ya da kendi iç dünyanda hep bir eksiklik hissediyor musun? Ne kadar çabalasan da “Daha fazlasını yapmalıyım, yeterli değilim” duygusu peşini bırakmıyor mu?

Bu his, aslında öz değer nedir sorusuna verilen yanlış cevaplardan doğar. Çocuklukta fark etmeden öğrendiğin bu kalıp, içten içe şunu fısıldar:

“Olduğum halimle sevilmem, daha iyi olursam değerliyim.”

Eğer küçükken…
“Hadi, biraz daha çalışırsan daha iyisini yaparsın.”
“Sen akıllı kızsın, hata yapmazsın.”
“Aferin ama bak şu kişi daha güzelini yapmış.”
gibi sözler duyduysan; zihnin şu sonucu çıkarmış olabilir:

“Hatalı olursam, eksik kalırsam sevilmem. Hep daha iyisi olmalıyım.”

Yetişkinlikte Bu Kalıp Nasıl Kendini Gösterir?

  • Sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı hissedersin.
  • İlişkilerde hep daha fazlasını verir, karşılığında kırılırsın.
  • Bir başarı elde ettiğinde bile yetmez; “daha ne yapabilirim?” dersin.
  • Hata yapmaktan ya da eleştirilmekten aşırı korkarsın.

Sonuçta içten içe yorulursun çünkü öz değer nedir sorusunun cevabını hep dışarıda ararsın.

Bu İnancı Dönüştürmek İçin Ne Yapabilirsin?

  • Hata yapmak değerini azaltmaz; insan olduğunu hatırlatır.
  • Küçük adımlarını bile fark et, kutla.
  • “Ben olduğum halimle yeterliyim.” cümlesini her gün tekrarla.

REKLAM ALANI
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.